to agree with someone or have the same understanding
This idiom means that two or more people have the same understanding of something, share the same opinion, or are in agreement about a plan or course of action.
We were very much on the same page about that.
Bu konuda çok aynı sayfadaydık.
We are not on the same page.
Aynı sayfada değiliz.
Wes and I have never and will never be on the same page.
Wes ve ben asla aynı sayfada olmayacağız ve asla aynı sayfada olmayacağız.
Like we on the same page, Lord Jesus willing we stay on the same page.
Aynı sayfada olduğumuz gibi, Rab İsa aynı sayfada kalmamızı istiyor.
We essentially brainstorm ways to get on the same page.
Esasen aynı sayfaya gelmenin yollarını beyin fırtınası yapıyoruz.
Well, look, these people were just not on the same page.
Bak, bu insanlar aynı sayfada değillerdi.
But I am saying we need to make sure we are on the same page.
Ama aynı sayfada olduğumuzdan emin olmamız gerektiğini söylüyorum.
We are kind of on the same page, in trust, with Russia and Poland.
Rusya ve Polonya ile aynı taraftayız, güven içindeyiz.
It would be better if we were all on the same page.
Hepimiz aynı sayfada olsaydık daha iyi olurdu.
But at least it feels good that Mel and I, we're on the same page.
Ama en azından Mel ve benim aynı sayfada olmamız iyi hissettiriyor.
Perhaps get us all on the same page.
Belki hepimizi aynı sayfaya getiririz.
But I just wanna make sure we're on the same page.
Ama aynı sayfada olduğumuzdan emin olmak istiyorum.
I've been saying we're on the same page.
Aynı sayfada olduğumuzu söylüyordum.
Goku is on the same page.
Goku aynı sayfada.
I just want to make sure like you're on the same page as I am.
Sadece benimle aynı sayfada olduğunuzdan emin olmak istiyorum.
- Can you check what I'm doing to make sure that we're on the same page?
- Aynı sayfada olduğumuzdan emin olmak için ne yaptığımı kontrol edebilir misin?
Our families are not on the same page.
Ailelerimiz aynı sayfada değil.
Getting them all on the same page won’t be easy.
Hepsini aynı sayfaya koymak kolay olmayacak.
We can just sorta get on the same page.
Bir nevi aynı sayfaya geçebiliriz.
You're already on the same page, literally.
Zaten aynı sayfadasın, kelimenin tam anlamıyla.
Can you check what I'm doing to make sure that we're on the same page?
Aynı sayfada olduğumuzdan emin olmak için ne yaptığımı kontrol edebilir misin?
He said we all need to be on the same page.
Hepimizin aynı sayfada olması gerektiğini söyledi.
Yeah, don't call me an asshole, man, I thought we were on the same page.
Evet, bana pislik deme dostum, aynı sayfada olduğumuzu sanıyordum.
I mean, it's not good. I'm on the same page, but I'm not on page one.
Yani, iyi değil. Aynı sayfadayım ama birinci sayfada değilim.
Icy, the whole time, I thought we were on the same page!
Icy, tüm zaman boyunca aynı sayfada olduğumuzu sanıyordum!
First of all, a couple of terms so that everybody is on the same page.
Her şeyden önce, herkesin aynı sayfada olması için birkaç terim.
So why don’t all Americans get on the same page?
Öyleyse neden tüm Amerikalılar aynı sayfaya girmiyor?
Make sure we're both on the same page, so I don't physically have to run away.
İkimizin de aynı sayfada olduğundan emin olun, böylece fiziksel olarak kaçmak zorunda kalmayacağım.
So what this means, to be on the same page means to be in agreement.
Yani bu ne anlama geliyor, aynı sayfada olmak, anlaşma içinde olmak demektir.
I love him, but I'm trying to get him on the same page as me.
Onu seviyorum, ama onu benimle aynı sayfaya sokmaya çalışıyorum.
OK, I'm just making sure we're on the same page. - Heard that, I heard that.
Tamam, sadece aynı sayfada olduğumuzdan emin oluyorum - Duydum, duydum.
- Can you check what I'm doing to make sure that we're on the same page.
- Aynı sayfada olduğumuzdan emin olmak için ne yaptığımı kontrol eder misin?
Are you all really on the same page?
Gerçekten hepiniz aynı sayfada mısınız?
Don't get on the same page as your spouse just because of your bank account.
Sırf banka hesabınız nedeniyle eşinizle aynı sayfaya girmeyin.
No, no, yeah, we're on the same page with that.
Hayır, hayır, evet, bu konuda aynı fikirdeyiz.
literally being on the same page of a book or document
This is the literal meaning of the phrase, referring to two or more people looking at the same page of a physical or digital document.
Peter’s suicide was also written about in an article on the same page.
Peter'ın intiharı da aynı sayfadaki bir makalede yazıldı.
If you don't have a password yet for it, you can get one free on the same page.
Henüz bunun için bir şifreniz yoksa, aynı sayfada ücretsiz bir tane alabilirsiniz.