To be unable to decide between two options.
When someone is "on the fence" about something, they are unsure about what to do or what to think. They haven't made a decision yet because they see both sides of the issue.
Lucy is on the fence about which way she goes.
Lucy hangi yöne gideceği konusunda çitin üzerinde.
For anyone who is on the fence about studying abroad in Budapest, do not be.
Budapeşte"de yurtdışında eğitim görme konusunda çit atan herkes için, olmayın.
There’s not very many people who are on the fence.
Çitin üzerinde çok fazla insan yok.
- I would be on the fence, I'm gonna be honest with you.
- Çitin üstünde olurdum, sana karşı dürüst olacağım.
I'd be on the fence about a three depends on the boat captain.
Tekne kaptanına bağlı olarak üç civarında çitin üzerinde olacağım.
Everybody is on the fence, and I don't feel like we have a good two candidates.
Herkes çitin üzerinde, ve iki iyi adayımız olduğunu düşünmüyorum.
To be on the fence about something.
Bir şey hakkında çitin üzerinde olmak.
Especially for the 20% that are on the fence.
Özellikle çitin üzerindey% 20'si için.
But the good news is we don’t have to be on the fence any more.
Ama iyi haber şu ki, artık çitin üzerinde olmak zorunda değiliz.
To me, it sounds like this gentleman is on the fence.
Bana göre, bu beyefendi çitin üstündeymiş gibi geliyor.
They are on the fence of buying, but then they abandon.
Satın alma çitinde duruyorlar, ama sonra terk ediyorlar.
BD: Well now, let's talk about those people that still might be on the fence.
BD: Şimdi, hâlâ çitin üzerinde olabilecek insanlardan bahsedelim.
And so I think we knew who was going to be those senators who are on the fence.
Ve sanırım çitin üstünde olan senatörlerin kim olacağını biliyorduk.
If you are on the fence, all my programs have a 30-day money back guarantee.
Eğer peşindeyseniz, tüm programlarımın 30 günlük para iade garantisi var.
Well be on the fence no more.
Artık çitin üzerinde olma.
Next thing I am on the fence about is this foundation.
Bir sonraki konu bu vakıf.
So, Do you have any advice for someone who is on the fence about enrolling?
Yani, Kayıt konusunda çit başında olan birine herhangi bir tavsiyeniz var mı?
I am on the fence about that.
Bu konuda çitin üstündeyim.
I am on the fence with it.
Ben onunla çitin üzerindeyim.
Marco Rubio sounds to be on the fence.
Marco Rubio çitin üzerinde duruyor gibi görünüyor.
Maybe the local orcs are on the fence about helping the villain.
Belki yerel orklar kötü adamlara yardım etme konusunda çit atıyorlardır.
And if anyone out there is on the fence about having children, read this book.
Ve dışarıda çocuk sahibi olmakla ilgili herhangi biri varsa, bu kitabı okuyun.
And it's another reminder for folks who might be on the fence thinking about.
Ve bu, çitin üzerinde düşünen insanlar için başka bir hatırlatma.
And what about that veteran who is on the fence?
Peki ya çitin üstündeki gaziye?
It's not for people who are on the fence about being in sales.
Satışta olma konusunda çit geçiren insanlar için değil.
when you can be on the fence, at Savage Race?
Savage Race'da ne zaman çitin üstünde olabilirsin?
Some doctors might be on the fence because they have to pay back their loans.
Bazı doktorlar kredilerini geri ödemek zorunda oldukları için çitin üzerinde olabilir.
And there's a second group who are on the fence.
Ve çitin üstünde olan ikinci bir grup var.
How do we reach those people that may be on the fence right now?
Şu anda çitin üzerinde olabilecek insanlara nasıl ulaşacağız?
I know a few of you are on the fence, so what are your thoughts on the topic?
Birkaçınızın çitin üzerinde olduğunu biliyorum, peki konuyla ilgili düşünceleriniz neler?
Economists are on the fence about whether they work or not.
Ekonomistler çalışıp çalışmadıkları konusunda kararsızlar.
Nodens is on the fence about the whole thing.
Nodens her şey hakkında çitin üzerinde duruyor.
It is On the Fence by Kasie West. Absolutely adorable!
Kasie West'ten Çitin Üzerindedir. Kesinlikle sevimli!
Those few voters who may still be on the fence.
Hala çitin üzerinde olabilecek birkaç seçmen.